17 Ekim 2021 Pazar

Dört Mevsim Tiyatro Oyunu

Pandemi sonrası ilk kez tiyatro oyununa gidiyoruz. Mecidiyeköy Büyük Sahne deyince Cevahir AVM’nin yolunu tutuyoruz. Bizim yaptığımız hataya düşmeyin diye yazıyorum, sahne Torun Center’a taşınmış. Koşturmaca içerisinde 5 dk gecikmeyle yetiştik.

Dört Mevsim, 2 perde arayla birlikte yaklaşık 2 saat süren bir oyun. Adam (Devrim Evin) ve Beatrice (Şebnem Dokurel Topçuoğlu) arasında geçen ilişkinin anlatıldığı, insan ve ilişki doğası üzerine yolculuğa çıktığınız, hem kendi ilişkinizi hem de yaşadığınız dönemi sorguladığınız bir başyapıt…

Keşke Devrim bey, Şebnem Hanım, yönetmenin de katıldığı bir söyleşi olsa, oyuna gelenlerin oyunun konusu üzerinden konuşup fikirlerini paylaşabildiği bir ortam olsa, ne güzel olurdu değil mi?

“Neden bir türlü düzelemiyoruz Beatrice?”

Bazı ilişkiler neden düzelmez biliyor musunuz? Sorun ilişki yaşadığın kişide değil, kendin ile yaşadığın ilişkidedir. Ne istiyoruz hayatta? Kendimizi gerçekleştiremeyince soluğu ilişki yaşadığımız insanda buluyoruz. Hem içten kendini hem de sevgiliyi çürütmeye yıpratmaya başlıyorsun.




Rüzgar ne renktir?”


Rüzgar kendini her seferinde gerçekleştiriyor. Ne yapacağını ne istediğini biliyor, bir renge ihtiyacı yok, ama insan anlam arayışı içerisine renkleri sokmadan edemiyor. Rüzgarın rengini bile sorguluyor.


“Başkalarının deneyimleyip beğendiği şeylerden birisini sunmak istedim.”


İlişkiyi toparlamak adına kendi olmaktan uzaklaşıyor insan, başkalarının mutlu olduğu şeylerden mutlu olacağını varsayıp tektipleşiyor, hem kendi olmuyor, hem de attığı adım boşa gidiyor. 


“Kendi sesinden yorulduğu için susan bir kadın”


İnsan en çok kendinden yorulur, bir domino taşı etkisi gibi hayatın haftaları bir bir düşerken izlersin ve akışın kontrolünün senden çıkmasına izin verirsin, işte bir zaman sonra öyle yorulursun ki susarsın. 



İlk insanın çıkardığı ilk ses feryat mıydı? Şarkı mıydı?


Bir ses çıkarabildiğini fark eden insan bence anlamsızca sesler çıkarıp şarkı söylemeye başlamıştır, hatta öyle hoşuna gitmiştir ki bu şarkı kendini tutamayıp dans bile etmete başlamış olabilir. Buraya kadar ben ve benim gibiler böyle hissettiğini bildiğim gibi belki de insanlığın yarısı ilk ses olarak acı bir feryat çıkardığını düşünecek eminim. Bu farklılık nereye götürür ilişkileri? Benzer düşüncedeki benzer şeyleri seven çiftler mi daha iyi anlaşır, farklılıklarıyla birbirini besleyen çiftler mi daha iyi anlaşır?


“Bakışı bile sarılma gibiydi.”


Bazı insanlar tutkulu yaşar her şeyi, sarıldı mı tüm hücreleriyle sarılır, sarılır gibi bakar, yakar gibi dokunur, tutkusuyla boğar sevdiğini, ağır bir yük gibi çöker bu tutku karşındakinin omuzlarına ve kaldıramayacak duruma gelir. 


“Ev aslında tapınak”


Bu tutkulu kişi için ev tapınak gibidir, sevgiliye tapınma yeri… Tutkuyu aşkı kutsallaştırıp kişinin önüne geçmesine engel olamaz, bütün yük artık evin tüm duvarlarına sevgilinin omuzlarına binmiştir. Bu kadar tutkuyla senin gibi ilişkiyi yaşamazlar, beni anlamıyorsun, dinlemiyorsun demeye başlar.


“Kendimizi başka yerde deneyelim”


Bu boğmacadan kaçmak isteyen karşısındakini anlamayan dinlemeyen tutkusuz diğer kişi bir nebze nefes almak için, gidelim buralardan der, bu kaçış, bu kurtulma isteği neredeyse kaçınılmazdır. Onun gibi tutkulu sevmediği için suçlanan kişi başka ne yapsın?


“Ben bir gülüşle dünyaya geldim.”


Kimsenin doğuştan gelen bir özelliği yok saymaya, küçümsemeye hakkı yoktur. 


DÖRT MEVSİM İSTANBUL - DT 

Büyük Oyunu

2 Perde - 1 saat 50 dakika


Yazan Arnold Wesker

Çeviren Berin Cumalı

Yönetmen Özgür Yalım

OYUNCULAR:

Beatrice Şebnem Dokurel Topçuoğlu
Adam Devrim Evin  

Dekor Tasarımı Behlüldane Tor
Kostüm Tasarımı Nalan Alaylı
Işık Tasarımı Önder Arık
Müzik Çağrı Beklen
Dramaturg Selen Korad Birkiye
Yönetmen Yardımcısı Engin Delice
Reji Asistanları Deniz Danışoğlu, Can Yılmaz
 

 

Sahne Amiri Cengiz Aydoğan
Kondüvit Onur Kaan Çelebi
Işık Kumanda Atakan Talaş
Dekor Sorumlusu Ali Osman Çalışkan
Aksesuar Sorumlusu Kürşat Çelik
Erkek Terzi Nuri Sezer
Kadın Terzi Nimet Çelebi
Peruka Erkan Hekim